10 Ocak (Kamu Adına, Vatandaş Lehine) Çalışan Gazeteciler Günümüz Kutlu Olsun.
Gelişen teknolojiyle birlikte bilgiye erişimin hızı arttıkça veya diğer tabirle bilgi kaynağı ve hızı arttıkça ortaya kirli/yalan bilgi çıkmaya başlamıştır. Başta hükümetler olmak üzere birçok otorite dezenformasyonla mücadeleye başlamıştır.
Dezenformasyon yasası olarak bilinen yasa da geçtiğimiz yıl çıkmış Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı da bu konuda yoğun çalışmalar yaparak ortada dolaşan yanlış, eksik, hatalı bilgileri düzeltme gayreti içine girmişlerdir. Ancak yapılan araştırmalarda haberin ilk duyulma şekline inanma oranı yüksek olmakla beraber bunu düzeltmek de daha az mümkün olmakta.
Bu noktada bilgi kaynağı olan Gazetecilere büyük görev düşmekte, haberi meslek gereği hızla okura, izleyiciye, takipçiye ulaştırmak adına meslekleri gereği canla başla, mesai mefhumu olmaksızın, hava koşullarına bakmadan çalışmakta ve haberlerini doğru olarak ele almaktalar.
“Gazeteci” deyince akla kamera, mikrofon, fotoğraf makinesi, daktilo resimleri gelse de aslında gazeteci bir fikir emekçisidir. Yani ürettiği şey fotoğraf, video, basılı olan kâğıt parçası ya da farklı mecralarda paylaştığı bir video değildir. İçeriktir. Zaten dezenformasyon çabaları da ne fotoğrafla ne videoyla yapılır. Yazı, bilgi, içeriktir burada mücadele edilen. Atılan bir cümlelik tweet bile kaosa neden olur.
İşte tam da bu nedenle Gazetecilik avukatlık gibi, mühendislik gibi, doktorluk, psikologluk, mimarlık ve hatta marangozluk, oto elektrikçiliği gibi bir meslektir. Boynuna Stetoskop takanın doktor olamayacağı, eline tornavida alanın marangoz olamayacağı ama öyleymiş gibi görünebileceği gibi bir web sitesi kurup habercilik teknik esaslarından uzak yazı paylaşan da gazeteci olamaz.
Öğretmenliğin bile düne kadar meslek kanunu bulunmazken bugün gazeteciliği meslek saymak mevcut şartlarda pek mümkün görünmüyor. Hatırlarsınız Türkiye gündeminde günlerce yer alan sahte doktor bir kız vardı. Ameliyatlara girmiş, hastalar muayene etmiş ve birçok hastası ve iş arkadaşları tarafından sevilmişti. İşin garip tarafı memlekette eğitimini almış ve meslek etik değerlerine önem veren mesleğini icra edenler sahteleri kadar değer görmüyor.
Peki kime Gazeteci denir? Meslek olmadığı için bunun resmi bir açıklaması yok ancak akademik kaynaklarda “İletişim Fakültesi mezunu” “tercihen ilgili bölüm mezunu” veya Sosyal Bilimler ’den lisans eğitimini tamamlamış ve üzerine gerekli eğitimleri almış olarak bahsediliyor.
Bu çerçevede Uşak ili için değerlendirecek olursak alaylı, mesleğe yıllarını vermiş, birçok kurumun resmen haber temsilciliği görevini yapmış bir iki abimizi de bu tanıma dahil edebiliriz.
10 Ocak münasebetiyle Haber yerine enformasyon yapan, içerikleri, paylaşımları başına para kazanan, aylık fatura kesme karşılığı mail takip eden, hamamda apartta kalarak yazan veya yazmayan halkla ilişkiler yöneticisi, web sitesi sahibi ve hatta influencer’lık yapanlarla “gazetecileri”n ayrıma varmak gerek. Bu okullarda öğretilen ilk şey gazeteci yediği yemeğe bile gebedir.
Diğer taraftan gerçek bilgi ulaştıran Gazeteciye sadece bugün değil yarın da ihtiyaç duyulacak. Hem birey hem de toplum olarak. Mesleğin teknik olarak gerekliği olan eleştirel bakış açıcı kaybettirmez kazandırır. Bugün değilse yarın.
Son olarak haddimizi belki de aşarak 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde “Çalışan” kısmının önüne mesleğin gereği öyle olduğu için daha önce belirtilmemiş ama “kamu adına…” “vatandaş menfaatine…” eklenmeli. En azından Gazeteciliğin meslek sayılıp bu ünvanı kullanacaklarda şart aranacak günlere kadar bugünün ismi değiştirilmeli.
10 Ocak (Kamu Adına, Vatandaş Lehine) Çalışan Gazeteciler Günümüz Kutlu Olsun.