Cumhuriyetimizin 100. yılını gururla kutladık. Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmamız gerekliliğini sonuna kadar savunduk.
     Cumhuriyet kolay kazanılmadı. Cumhuriyeti kazanmak için İstiklal Harbimizi yaptık. Siyasi zafer ile tüm dünyaya varlığımızı kabul ettirdik, kapitülasyonları kaldırdık, tütün rejisi, Duyunu umumiyeyi ülkeden kovduk, kalkınma hamlesi ile her türlü bağımsızlığımız ile Cumhuriyetimizi kalıcı hale getirdik.
      Bu günlere kolay gelmedik.
      Mustafa Kemal milli mücadeleye başladığında  İslam halifesi sıfatıyla Şeyhülislam fetvası ile  Milli mücadele'ye katılanlar hain edildi. 97  Osmanlı paşasından yalnızca 13'ü milli mücadeleye katıldı.
      Yapılacak kongreler için tüm yurttan temsilcilere davet gönderirken icab eden davetliler mandacılık fikrini savunanlar azımsanmayacak derecedeydi. Saltanatın yönlendirmesi ile İngiliz mandası, Amerikan mandası savunanlar olduğu gibi Milli mücadele'ye inanmadığı için karşı çıkanlar da pek tabii vardı.  "Milletin İstiklalini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır." Kararı çok büyük tartışmalar sonucunda alındı. Balıkesir kongresi 14 , Amasya Kongresi 7, Erzurum kongresi 14, Sivas Kongresi ise 7 gün sürmüş, Manda ve Himaye Tartışmaları Gölgesinde  Kongreler gerçekleşmiştir.
       Ordunun oluşturulması ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda Meclis ile oluşturulan siyasi otorite ile gerçekleştirilmiş. Askere almada sıkıntılar yaşanmış, Anzavur ayaklanmaları, Yozgat ayaklanmaları, Konya, Koçgiri gibi 30 büyük çaplı ayaklanma gerçekleşmiştir. Ayaklanmalar görüşmeler ile çözümlenmeye çalışılmış çoğu zaman kanlı şekilde bastırılmıştır. İstiklal mahkemeleri ile isyancılar yargılanmıştır. 
      Yalnızca Sakarya Savaşı'nda 48.000 askerin firar ettiği, azımsanmayacak derecede askerin silahlı olarak firar ettiği düşünülürse tüm mücadele boyunca cepheden kaçan asker sayısı vahimdir.
Bu sayılara bakınca bugün milli mücadeleyi hafife alan, Cumhuriyet'e karşı olan bir kesimin olması gayet normaldir. 
      Yalnız Mustafa Kemal Atatürk'ün döneminde 12 adet af kanunu çıkartılmış olduğu, o dönem cepheden kaçanlara merhamet nazarıyla bakılırken, bugün bu mücadeleyi eleştirip, hatta Kurtuluş Savaşı diye birşey yok diyen, Yunanistan'a sığınan şeyhülislam'ın fikirleriyle karşımıza çıkanlara gülüp geçmek gerekir.